Skip to document

1 Phrasal Verbs

list of phrasal verbs
Course

English (Eng 102)

19 Documents
Students shared 19 documents in this course
Academic year: 2022/2023

Comments

Please sign in or register to post comments.

Related Studylists

epe

Preview text

account for back up be based on / upon be made up of break down break into break out break through bring about / on bring down bring up bring out blow up call for call off carry on carry out catch up (with) come about come across come up with count on / upon cut down on depend on / upon die out do away with draw on drop by / in embark on end up with fall behind figure out find out get along with get around get over get rid of give away give in give off / out give up go over go through hand down hand in keep on keep off keep up with lay out let down look after

oluşturmak, tekabül etmek (sayısal veri) / açıklamak desteklemek -e dayalı olmak, -i temel almak -den oluşmak, içermek, kapsamak bozulmak, çalışmamak, kırılmak zorla girmek patlak vermek, çıkmak (savaş, yangın) delip geçmek / üstesinden gelmek (engel, bariyer, problem) sebep olmak, neden olmak düşürmek, azaltmak, aşağı çekmek gündeme getirmek (konu, mesele...) / büyütmek, yetiştirmek piyasaya sürmek çıkmak (fırtına) / şişirmek, patla(t)mak çağrıda bulunmak / gerektirmek iptal etmek, vazgeçmek devam etmek, sürdürmek yürütmek, yerine getirmek, icra etmek (araştırma, deney) arayı kapatmak, yakalamak meydana gelmek, ortaya çıkmak karşılaşmak, rastlaşmak ortaya atmak, sunmak, bulmak (icat, çözüm, fikir) güvenmek, bel bağlamak kısmak, azaltmak -e bağlı olmak, dayanmak, güvenmek nesli tükenmek, yok olmak yürürlükten kaldırmak, ortadan kaldırmak faydalanmak, yararlanmak, kullanmak uğramak bir işe girişmek, başlamak nihayetinde ... olmak, kendini bir yerde / durumda bulmak geride, arkada kalmak çözmek, anlamak ortaya çıkarmak, keşfetmek, bulmak iyi geçinmek, anlaşmak halletmek, üstesinden gelmek iyileşmek, atlatmak kurtulmak bağışlamak, ücretsiz vermek teslim olmak, kabullenmek, boyun eğmek yaymak, salmak (gaz, enerji) vazgeçmek, bırakmak üzerinden geçmek, detaylıca incelemek geçirmek, yaşamak (tecrübe, olay) / çekmek (hastalık) / incelemek devretmek, aktarmak (kuşaktan kuşağa), miras bırakmak elden teslim etmek, ibraz etmek devam etmek uzak durmak, yaklaşmamak arayı kapatmak, yakalamak / güncel kalmak, haberdar olmak bir düzene sokmak, tasarlamak üzmek, hayal kırıklığına uğratmak bakmak, ilgilenmek, göz kulak olmak

look down on look for look into look out look over look up look up to make do with make up make up for make up with make out name after pass away pass out pave the way for pick up pull through put aside put forward put off put on put out put up with rely on / upon rest on / upon root out run into / across run on run out of send off / out set on / out / about set up sort out stand against stand for stand out step down spring up take after take off take over take up take to turn down turn over throw up use up wear out wipe out work out

tepeden bakmak, hor görmek, aşağılamak aramak incelemek, araştırmak sakınmak, gözetmek, dikkat etmek göz gezdirmek, kısaca incelemek sözlükte kelime aramak / iyiye gitmek hayranlık duymak, saygı duymak ile yetinmek, idare etmek oluşturmak, teşkil etmek (sayısal veri) / uydurmak (bahane, hikâye) telafi etmek, kapatmak (açığı, eksiği) arayı düzeltmek, barışmak anlamak, çözmek adını vermek, ismini koymak ölmek, can vermek bayılmak, kendinden geçmek zemin hazırlamak, yol açmak birini almak (arabayla) / toplamak, almak iyileşmek, atlatmak kenara koymak, biriktirmek ileri sürmek, ortaya atmak ertelemek, geciktirmek giymek, takmak (kıyafet, aksesuar) / almak (kilo) söndürmek (yangın, ateş) katlanmak, dayanmak, tahammül etmek güvenmek, bel bağlamak, -e bağlı olmak -e bağlı olmak, dayanmak kökünü kurutmak, yok etmek karşılaşmak, rast gelmek çalışmak (bir güç ya da enerji ile) bitmek, tükenmek (para, zaman, güç) yaymak, salmak (gaz, enerji) bir işe girişmek, başlamak kurmak, başlamak sınıflandırmak, gruplandırmak / çözümlemek karşısında durmak (fikir, görüş) savunmak, desteklemek (fikir, görüş) / simgelemek göze çarpmak, dikkat çekmek istifa etmek, görevi bırakmak kısa zamanda meydana çıkmak, türemek benzemek, soya çekmek yükselişe geçmek (uçak, satış, fiyat) / kıyafetini çıkarmak üstüne almak, üstlenmek (görev) / ele geçirmek (yönetim, kontrol) kaplamak, işgal etmek (yer, zaman) / meşgul olmak (iş, hobi, aktivite) -e dökülmek (sokak, cadde) geri çevirmek, reddetmek / sesini kısmak teslim etmek (göçmen, kaçak) / ciro yapmak kusmak / hızlıca inşa etmek tüketmek, bitirmek yıpratmak, eskitmek, aşındırmak yok etmek, silip süpürmek anlamak, çözmek, kavramak / gelişmek (olaylar)

/ moda dil

1

PHRASAL VERBS

Was this document helpful?

1 Phrasal Verbs

Course: English (Eng 102)

19 Documents
Students shared 19 documents in this course
Was this document helpful?
account for
back up
be based on / upon
be made up of
break down
break into
break out
break through
bring about / on
bring down
bring up
bring out
blow up
call for
call off
carry on
carry out
catch up (with)
come about
come across
come up with
count on / upon
cut down on
depend on / upon
die out
do away with
draw on
drop by / in
embark on
end up with
fall behind
figure out
find out
get along with
get around
get over
get rid of
give away
give in
give off / out
give up
go over
go through
hand down
hand in
keep on
keep off
keep up with
lay out
let down
look after
oluşturmak, tekabül etmek (sayısal veri) / açıklamak
desteklemek
-e dayalı olmak, -i temel almak
-den oluşmak, içermek, kapsamak
bozulmak, çalışmamak, kırılmak
zorla girmek
patlak vermek, çıkmak (savaş, yangın)
delip geçmek / üstesinden gelmek (engel, bariyer, problem)
sebep olmak, neden olmak
düşürmek, azaltmak, aşağı çekmek
gündeme getirmek (konu, mesele…) / büyütmek, yetiştirmek
piyasaya sürmek
çıkmak (fırtına) / şişirmek, patla(t)mak
çağrıda bulunmak / gerektirmek
iptal etmek, vazgeçmek
devam etmek, sürdürmek
yürütmek, yerine getirmek, icra etmek (araştırma, deney)
arayı kapatmak, yakalamak
meydana gelmek, ortaya çıkmak
karşılaşmak, rastlaşmak
ortaya atmak, sunmak, bulmak (icat, çözüm, fikir)
güvenmek, bel bağlamak
kısmak, azaltmak
-e bağlı olmak, dayanmak, güvenmek
nesli tükenmek, yok olmak
yürürlükten kaldırmak, ortadan kaldırmak
faydalanmak, yararlanmak, kullanmak
uğramak
bir işe girişmek, başlamak
nihayetinde … olmak, kendini bir yerde / durumda bulmak
geride, arkada kalmak
çözmek, anlamak
ortaya çıkarmak, keşfetmek, bulmak
iyi geçinmek, anlaşmak
halletmek, üstesinden gelmek
iyileşmek, atlatmak
kurtulmak
bağışlamak, ücretsiz vermek
teslim olmak, kabullenmek, boyun eğmek
yaymak, salmak (gaz, enerji)
vazgeçmek, bırakmak
üzerinden geçmek, detaylıca incelemek
geçirmek, yaşamak (tecrübe, olay) / çekmek (hastalık) / incelemek
devretmek, aktarmak (kuşaktan kuşağa), miras bırakmak
elden teslim etmek, ibraz etmek
devam etmek
uzak durmak, yaklaşmamak
arayı kapatmak, yakalamak / güncel kalmak, haberdar olmak
bir düzene sokmak, tasarlamak
üzmek, hayal kırıklığına uğratmak
bakmak, ilgilenmek, göz kulak olmak
look down on
look for
look into
look out
look over
look up
look up to
make do with
make up
make up for
make up with
make out
name after
pass away
pass out
pave the way for
pick up
pull through
put aside
put forward
put off
put on
put out
put up with
rely on / upon
rest on / upon
root out
run into / across
run on
run out of
send off / out
set on / out / about
set up
sort out
stand against
stand for
stand out
step down
spring up
take after
take off
take over
take up
take to
turn down
turn over
throw up
use up
wear out
wipe out
work out
tepeden bakmak, hor görmek, aşağılamak
aramak
incelemek, araştırmak
sakınmak, gözetmek, dikkat etmek
göz gezdirmek, kısaca incelemek
sözlükte kelime aramak / iyiye gitmek
hayranlık duymak, saygı duymak
ile yetinmek, idare etmek
oluşturmak, teşkil etmek (sayısal veri) / uydurmak (bahane, hikâye)
telafi etmek, kapatmak (açığı, eksiği)
arayı düzeltmek, barışmak
anlamak, çözmek
adını vermek, ismini koymak
ölmek, can vermek
bayılmak, kendinden geçmek
zemin hazırlamak, yol açmak
birini almak (arabayla) / toplamak, almak
iyileşmek, atlatmak
kenara koymak, biriktirmek
ileri sürmek, ortaya atmak
ertelemek, geciktirmek
giymek, takmak (kıyafet, aksesuar) / almak (kilo)
söndürmek (yangın, ateş)
katlanmak, dayanmak, tahammül etmek
güvenmek, bel bağlamak, -e bağlı olmak
-e bağlı olmak, dayanmak
kökünü kurutmak, yok etmek
karşılaşmak, rast gelmek
çalışmak (bir güç ya da enerji ile)
bitmek, tükenmek (para, zaman, güç)
yaymak, salmak (gaz, enerji)
bir işe girişmek, başlamak
kurmak, başlamak
sınıflandırmak, gruplandırmak / çözümlemek
karşısında durmak (fikir, görüş)
savunmak, desteklemek (fikir, görüş) / simgelemek
göze çarpmak, dikkat çekmek
istifa etmek, görevi bırakmak
kısa zamanda meydana çıkmak, türemek
benzemek, soya çekmek
yükselişe geçmek (uçak, satış, fiyat) / kıyafetini çıkarmak
üstüne almak, üstlenmek (görev) / ele geçirmek (yönetim, kontrol)
kaplamak, işgal etmek (yer, zaman) / meşgul olmak (iş, hobi, aktivite)
-e dökülmek (sokak, cadde)
geri çevirmek, reddetmek / sesini kısmak
teslim etmek (göçmen, kaçak) / ciro yapmak
kusmak / hızlıca inşa etmek
tüketmek, bitirmek
yıpratmak, eskitmek, aşındırmak
yok etmek, silip süpürmek
anlamak, çözmek, kavramak / gelişmek (olaylar)
/modadil
1
PHRASAL VERBS